Zati Sungur


Sihirbaz, illüzyonist
Sihirbaz, illüzyonist

1916 yılında Gedikli Çarkçı Mektebi'ni bitirdi. Denizaltı eğitimi için Almanya'ya gönderildi. I. Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'da illüzyonla ilgilenmeye başladı. 1922 yılında Latin Amerika'ya gitti ve orada çeşitli gösteriler düzenledi. Önceleri Kont Sati von Richmond takma adıyla sonraları Zati Bey adıyla sahne aldı. 1936'da Türkiye'ye döndükten sonra Anadolu'nun çeşitli yerlerini gezdi. 1938 yılında sahne asistanı Necla Hanım'la evlendi. 1966'da aktif sahne çalışmalarına son verdi.

Zati Sungur kendisini ve sanatını geliştiren bir sanatçıydı. Çekoslovakya'nın Karlovy Vary şehrinde düzenlenen uluslararası bir illüzyon yarışmasında birinci seçildi ve 1981 yılında da aynı kentte düzenlenen Uluslararası İllüzyonistler Kongresi'nde kendisine "Sihirbazlar Kralı" ünvanı verildi.

...... Zati Sungur . ( 10.3.1898 - 6.7.1984 )

Çağdaş Türk Sihirbazlık Sanatının Önderi The Innovator of the Modern Art of Magic in Turkey Le Précurseur de l'Illusionnisme Moderne en Turquie ......

Yaşam Öyküsü

10 Mart 1898 tarihinde Bursa'da doğan Zati Sungur'un sihirbazlık sanatına merakı ilkokul yıllarında başlar; küçük sihirbazlık oyunları öğrenip okulda arkadaşlarına sunar, ancak sonraki yıllarda, giriş sınavını birincilikle kazandığı deniz astsubay okuluna başlayana kadar geçen sürede sihirbazlıkla pek ilgilenmez, orada ise tekrar küçük manipülasyon oyunları yapmaya başlar. İstanbul'daki Deniz Gedikli Okulu'nun Makine Bölümü'nde okurken, I. Dünya Savaşı sırasında 1916 yılında, denizaltı stajı için Almanya'ya gönderilir.

Savaştan sonra Almanya'nın Türkiye ile bağlantısı kesilince orada kalır, önce ortopedi atölyelerinde sonra da Köln'deki Humboldt makina fabrikasında çalışır, bu arada sihirbazlığa olan ilgisi artmıştır, sürekli bu konuda kitaplar okumaya, başka sanatçıları izlemeye ve gösteriler yapmaya başlar. Bir süre sonra profesyonel bir illüzyonist olarak çalışmaya başlar, 1920'de Berlin WinterGarten'deki gösterisi ile büyük üne kavuşur. Bir grup sanatçıyla birlikte turneye çıkar; Fransa, İtalya, İspanya, Kuzey Amerika ve sonra da 1922 yılında Güney Amerika'ya gider. Orada kendi kadrosunu oluşturup, iki saat süren gösterisi, yaklaşık 10-12 yardımcısı ve iki kamyonu dolduracak miktarda zengin malzeme ile Güney Amerika'nın değişik ülkelerinde, Şili, Paraguay, Brezilya ve Arjantin'de sahneye çıkar. Önce Kont Sati Von Richmond sonra da Zati Bey adı ile büyük ün kazanır. 1924 yılından itibaren geliştirmeye başladığı "İnce Model Kız Kesme" oyununa son şeklini 1930'da verir; bu, sihirbazlık sanatına dünya çapındaki bir katkısı olacaktır.

7 Mayıs 1936 tarihinde Türkiye'ye döner, ülkesindeki ilk gösterilerini Fransız Tiyatrosunda (Ses Tiyatrosu) gerçekleştirir, ünü hemen yayılır, bir gece Atatürk ve maiyeti için de gösteri yapar; çok övgü alır, ayrıca ömür boyu belediye rüsumu muafiyeti hakkıyla da ödüllendirilir. Zati Sungur hem Anadolu'da, hem Doğu ve Orta Avrupa ülkelerinde, hem de Kıbrıs ve Ortadoğu'da turnelere çıkar. 1938 yılında, sahnede asistanlığını yapan Necla Hanım'la evlenir, bu evlilikten iki kız çocuk sahibi olur. 1966 yılında, Dormen Tiyatrosundaki gösterilerinin ardından aktif sahne yaşamına son verir. Kurduğu Universal Sihirbazlık ve İllüzyon Hünerleri Stüdyosu'nda ürettiği sihirbazlık araçlarını halkının kullanımına arz eder ve bu stüdyoyu da Doğu Avrupa ve Ortadoğu'nun en büyük illüzyon imalat ve dağıtım merkezi haline getirir. Stüdyosunun sihirbazlık araçlarını tanıtan zengin içerikli Sihirbazlık ve İllüzyon Hünerleri Kataloğu'ndan başka Salon Oyun ve Eğlenceleri adında bir "yakın sihirbazlık" kitabını da yayımlar.

1975 yılında, Avrupa'nın en saygın illüzyon kongrelerinden biri olan Karlovy Vary İllüzyonistler Kongresi'nde (Çekoslovakya), geliştirmiş olduğu "Sihirli Zarlar" oyununu sunar ve büyük ödüle hak kazanır. 1981 yılında da yine Karlovy Vary İllüzyonistler Kongresi'nde "Sihirbazlar Kralı" ünvanına layık görülür.

Sanatı ve kişiliği ile Türk halkının çok sevip saydığı ve 6 Temmuz 1984 gecesinde aramızdan ebediyen ayrılan Zati Sungur'un özel olarak yetiştirdiği bir talebesi olmamıştır. Ya da bir başka deyişle tüm Türk illüzyonistleri onun talebesidirler..

Söz Üstadımızda: .."Bir çok dostlarım ve vatandaşlarım bana müteaddit defalar sanatımı devretmek için neden bir genci yetiştirmediğimi sordular. Ben onlara ancak şimdi, düşüncemi fiiliyata çevirdikten sonra cevap verebiliyorum. Bir tek genci yetiştirmek, eski Mısır'daki büyücülerin sırlarını tek bir insana devretmelerinden başka bir değer taşıyamazdı. Geceli gündüzlü çalışarak 50 senede tekamül ettirdiğim sanatımı halkıma devretmek istedim. İstedim ki her yaştan, her meslekten herkes faydalanabilsin, hiç kimse bu zevkten mahrum kalmasın; sonra onlar ellerindeki oyunları geliştirsinler, kendileri yenilerini bulsunlar ve bu böyle sürüp gitsin. Bunun gerçekleştiğini gördüğüm anda kendimi yurduma karşı borcumu ödemiş hissedeceğim.. Bu mesleğin tekamülü için bütün hayatım boyunca çalışacağımı vatandaşlarımın bilmelerini isterim.." (1 Ekim 1965, Sihirbazlık ve İllüzyon Hünerleri Kataloğu'nun önsözünden..)